İnsanlara karşı nazik olan şefkatli bir insan, zalim ve kaba bir insanın başaramayacağı şeyleri başarır. Sürekli olarak küçük iyilikler yapmak, kalbimizi yumuşatmaya ve bizi Allah'a yaklaştırmaya yardımcı olacaktır. Bazıları kalplerinin katılaştığı gerçeğini düşünmüyor bile. Bu nedenle, iyilik yapma arzusu veya en azından bunları yapma girişimi, kişinin böyle bir durumdan kaçınmasına yardımcı olabilir.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e kalbinin sertliğinden şikayet ederek gelen bir adamın hikayesini hatırlayalım:
“Bir adam Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelerek kalbinin katılığından şikayet etti ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kalbinin yumuşamasını ister misin?”o da : «Evet» dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Yetimi esirge, başını sıvazla ve kendi yemeğinden ona da yedir. Kalbin yumuşar ve arzuna nail olursun.”
Bu sadece nezaketin değil, merhametin de bir işaretidir. Küçük bir yetimi gördüğünüzde, başını sıvazlamak, kucaklamak ve ölen ebeveynlerinden eksik oldukları sevgiyi ve merhameti hissedeceklerdir.
Başkalarına nezaket göstermek, fakirleri, açları beslemek, onlara bakmak - tüm bunlar kalbinizi yumuşatır.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer insanlara karşı nazik olmayı defalarca tavsiye etmiştir.
Cerir'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İyilikten mahrum kalan, hayırdan mahrumdur." Müslim 2592.
Ancak aile bireyleri, arkadaşlar ve akrabalarla olan iletişimimizde de daha dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü nezaketin olmadığı bir ailede kabalık, inat ve birbirine saygısızlık görülmesi kaçınılmazdır. Bu tür ilişkiler aile bireyleri arasındaki bağların bozulmasına ve dolayısıyla kalplerinin katılaşmasına neden olabilir.
Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dediği rivayet edilir:
“Eğer Allah bir aile için hayır dilerse, onların arasına iyiliği yayar.”
Mümkün olduğunda kendimizi nazik olmaya teşvik edelim ve sevdiklerimizi de aynısını yapmaya teşvik edelim. Amin.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e kalbinin sertliğinden şikayet ederek gelen bir adamın hikayesini hatırlayalım:
“Bir adam Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelerek kalbinin katılığından şikayet etti ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kalbinin yumuşamasını ister misin?”o da : «Evet» dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Yetimi esirge, başını sıvazla ve kendi yemeğinden ona da yedir. Kalbin yumuşar ve arzuna nail olursun.”
Bu sadece nezaketin değil, merhametin de bir işaretidir. Küçük bir yetimi gördüğünüzde, başını sıvazlamak, kucaklamak ve ölen ebeveynlerinden eksik oldukları sevgiyi ve merhameti hissedeceklerdir.
Başkalarına nezaket göstermek, fakirleri, açları beslemek, onlara bakmak - tüm bunlar kalbinizi yumuşatır.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer insanlara karşı nazik olmayı defalarca tavsiye etmiştir.
Cerir'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İyilikten mahrum kalan, hayırdan mahrumdur." Müslim 2592.
Ancak aile bireyleri, arkadaşlar ve akrabalarla olan iletişimimizde de daha dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü nezaketin olmadığı bir ailede kabalık, inat ve birbirine saygısızlık görülmesi kaçınılmazdır. Bu tür ilişkiler aile bireyleri arasındaki bağların bozulmasına ve dolayısıyla kalplerinin katılaşmasına neden olabilir.
Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dediği rivayet edilir:
“Eğer Allah bir aile için hayır dilerse, onların arasına iyiliği yayar.”
Mümkün olduğunda kendimizi nazik olmaya teşvik edelim ve sevdiklerimizi de aynısını yapmaya teşvik edelim. Amin.